Köşe Yazıları

Terör ve Diaspora

teror-ve-diaspora-gorsel

Ülkemizin de içerisinde bulunduğu Orta Doğu bölgesinin, geçmişten günümüze kadar hakimiyet ve çıkar çatışmalarının odağı haline gelmesinin en önemli sebebi, sahip olduğu yer altı ve yerüstü kaynaklarıdır.

Tarih boyunca, bölge üzerinde daha fazla çıkar elde etmek isteyen mihraklar, bir çok strateji ortaya koymuşlardır. Yaklaşık 1000 yıldır bölgede bulunan Türkler ve dolayısıyla kurmuş oldukları önce Selçuklu, sonra Osmanlı ve son olarak da Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Orta Doğu’daki olumlu-olumsuz bütün gelişmelerin içerisinde bulunmuş ve bunlardan etkilenmiştir.

Günümüzde Türkiye ve dünya önemli bir değişim geçirmektedir. Bölgemizde çok önemli yapılanmalar var. Geliştirilen stratejilerin sonuca ulaştırılabilmesi için kullanılan en önemli enstrümanlardan biri terördür. Bugünlerde de ülkemize yönelik faaliyet gösteren terör odakları en aktif dönemlerinden birini geçirmektedir.
Türk Devletlerinin terör ile mücadelesi yeni değildir. Türkler; Selçuklu Devleti’nden yani XII.yy dan beri terör örgütleriyle mücadele etmek zorunda kalmışlardır. Hasan Sabbah önderliğindeki dünyanın ilk terör örgütü olan Haşişiler; Selçuklu çağında bir çok terör eyleminde bulunmuşlar, gerek Türk devlet adamlarına gerekse Türk halkına karşı acımasız ve kanlı eylemler yapmışlardır. Selçuklulardan sonra bölgede kurulan Türk Devleti de Ermeni terörüyle karşı karşıya kalmıştır. Ermeni terörü de aynı Haşişiler gibi Türk Devleti’ne büyük zararlar vermiştir. Osmanlı’dan sonra bölgede kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti de kuruluşundan günümüze kadar terörle mücadele etmek zorunda kalmıştır. Osmanlı Devleti’ni parçalamak için nasıl Ermeni terörü kullanılmışsa, Türkiye Cumhuriyeti’ni parçalamak için de pkk terörü kullanılmaktadır.

Bölge üzerinde daha fazla çıkar elde etmek amacıyla yaratılan Kürt sorununu bir koz olarak kullanan ülkelerin, özellikle son yüzyıl içerisinde Kürtleri kullanarak, bölgedeki en güçlü devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nin başına çorap örmeye yeltendikleri ve bu stratejilerinde de çalışmalarına devam ettikleri görülmektedir. Siyasal Kürtçülük, zaman içerisinde dış dayatmalar ve kendi iç şartlarına uygun olarak farklı stratejilerin bir parçası olarak değişik taktiklerle ortaya çıkmıştır. 1900’lü yılların başında dernekçilik ve fikirsel oluşumlar ile 1920-40 yılları arasındaki isyanlar, değişik amaçlara hizmet etmişlerdir.

Yakın tarihimizde Türkiye’nin ve bölgenin kapanmayan yarası haline gelen Kürt isyanları, dış devlet ve mihrakları destek ve yönlendirmesiyle günümüze kadar gelmiştir. İlk kürt örgütü olan Kürdistan Teali Cemiyetinden beri zaman zaman meydana gelen isyanların tamamı yabancı istihbarat örgütlerinin kışkırtmalarıyla ortaya çıkmıştır.

Kısacası dünyayı yönetmeyen çalışan güçlü devletler, Türkiye üzerinde güçlü b,ir yapılanma gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Bugüne kadar sahip olamadıkları bu topraklarda dolaylı bir egemenlik kurmak amacıyla detaylı ve uzun soluklu çalışmalar yapıyorlar, yerli işbirlikçileriyle önemli operasyonlar gerçekleştiriyorlar.
Bu konunun çözümünde hepimize çok önemli görevler düşmektedir. Terör örgütünün bütün finansal kaynakları yani haraç, uyuşturucu ve dış yardım ortadan kaldırılmalıdır. Terörle mücadeleye siyasi çekişmeler alet edilmemeli, bölge halkının teröristlere olan desteğinin önüne geçilmeli, terörü besleyen sosyo-ekonomik faktörler ortadan kaldırılmalıdır. Ulusal güvenliğimiz tehdit eden iç siyasi unsurlar hakkında yasal uygulamalar ivedilikle harekete geçirilmelidir. Bu noktada var olan yasal boşluklar derhal doldurulmalı ve milletvekili dokunulmazlıkları kaldırılmalıdır. Terörün üst olarak kullandığı Irak’ın kuzeyine yönelik kesin ve uygulanabilir faaliyetler ortaya konulmalıdır. Türk Milleti en az Gazze, en az Hrant Dink’in öldürülmesi olayında olduğu gibi duyarlı olmalı, milli birliği ve beraberliğini daha da güçlendirmelidir. Çünkü ülkemizin milli bütünlüğünü bozmak isteyen çok güçlü odaklar var. Buna karşı, bazı sözde aydınlarımız inanılmaz bir cahillik içerisinde, terör örgütünün bir maşa olduğunu hala fark edemediklerinden ya da bizim bilmediğimiz başka sebeplerden, teröristlerle masaya oturulmasından bahsediyorlar.

Aktörler değişse de, yüzyıllardır sahneye konulan oyun aynıdır. Bölgede güçlü bir Türkiye’nin önüne geçmek için terörize edilmiş taşeronlar kullanılmaktadır. Değişmeyen oyunun, sonu da aynı olacaktır. Türk Milleti bu terör odaklarını da ortadan kaldıracaktır. Son günlerde, terör olaylarının artmasıyla ülkemizde bilinçli olarak, büyük bir panik havası oluşturulmaya çalışılmaktadır. Türk milleti bu günlerle karşılaştırılamayacak kadar çok daha kötü günleri başarıyla atlatmayı bilmiştir. Bu nedenle paniğe kapılmak, terör odaklarının elini güçlendirmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır.

Comment here